Kudüs’te 1.500 Yıllık Zincirlenmiş Kadın İskeleti Keşfedildi

Kudüs yakınlarında yapılan bir arkeolojik kazıda, beşinci yüzyıla ait bir mezarda, zincirlerle sarılı bir kadın iskeleti bulundu. Arkeologlar, Khirbat el-Masani adlı Bizans manastırında gerçekleştirilen kazılar sırasında, zincirlenmiş bir bireyin kalıntılarını keşfetti. Başlangıçta erkek olduğu düşünülen bu bireyin, yapılan detaylı analizler sonucu kadın olduğu anlaşıldı.

Kazıyı İsrail yaptı!

İsrail Eski Eserler Kurumu’nun denetiminde yapılan bu kazılar, Bizans döneminin çilecilik (asketizm) uygulamaları ve manastır hayatı hakkında önemli bilgiler sunuyor.

MS 380 yılında Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nun ana dini haline gelmesinin ardından, keşişler dünyevi zevklerden uzaklaşarak ruhani bir yaşama adanmak amacıyla bedensel sınırlamalar kullanmaya başladılar. Zincir kullanımı, bu çilecilik uygulamalarından biriydi ve bedensel hareketi kısıtlayarak ruhsal arınma sağlamak amaçlanıyordu. Özellikle erkekler arasında yaygın olan bu uygulamanın, kadınlar arasında nadiren görüldüğü belirtildi. Ancak bu keşif, dönemin kadınlarının da aynı ruhsal pratiği uyguladığını ortaya koyuyor.

Kadın Asketlerin Rolü ve Zincir Kullanımı

Kadınların asketik yaşam tarzına genellikle dua, oruç ve meditasyon gibi aşırı olmayan yöntemlerle yöneldiği bilinse de, zincir takmak gibi fiziksel sınırlandırmalar, çok daha aşırı bir uygulama olarak kabul ediliyordu. Bu mezarda zincirlerin çıkarılmaması, kadının ölümünden sonra bile ruhani bağlılığını onurlandırmak amacıyla yapılmış olabilir. Araştırmacılar, bu kadının, çileci yaşam tarzının bir parçası olarak ölümünden sonra da kimliğinin tanınmasını sağlamak amacıyla zincirlerinin çıkarılmadığını düşünüyor.

Biyolojik Cinsiyet ve Sosyal Kimlik

Araştırmacılar, kadının biyolojik cinsiyetini belirlemek için diş minesindeki peptitleri inceledi ve X kromozomuyla ilişkili AMELX genini tespit ettiler. Y kromozomu ile ilişkili AMELY genine rastlamadılar, bu da kadının biyolojik olarak kadın olduğunu gösteriyor. Ancak, araştırmacılar bu sonuçların yalnızca biyolojik cinsiyeti belirlediğini ve bireyin toplumsal cinsiyet kimliği hakkında herhangi bir bilgi vermediğini vurguluyorlar.